24 Ağustos 2011 Çarşamba

Kalk Be Aslanım!

Birçok kez, kaybedenleri düşünüp nefes alamadığım oldu. Düğüm düğüm boğazım. Gazete okumam, haber izlemem işte ben bu yüzden. Kaybedip, ağlamanın başka bir boyutunda kendini heba edenleri göremem. Dinleyemem ama çok düşünürüm. Bazen anneyi, bazen sevdiğini kaybeden kadını düşünürüm. Bu beni mahfeder, bitirir de engel olamam, durduramam...
Bir kadın kaybetti yakın zamanda eşini, sevdiğini, her şeyini. İki evladı bir de o kaldı geriye. Gördüm yüzünü. Acısını, bitmişliğini, kaybetmişliğini...
Onu kaybetmeden 3 yıl önce konuşmuştuk. Diyordu ki; "yıllar oldu eşim o, ama hala aşığım deliler gibi." Bu cümlesinden sonra hayranlık ve büyük bir saygıyla bakakaldım yüzüne kadının. O akşam bir rakı sofrasında yemekteydik. Eşi de yanında oturuyordu. Arada bakışıp, aşklarından çıkan enfes tadı yayıyorlardı etrafa. Biz de gülümseyerek haz alıyorduk sevgilerinin büyüklüğünden.
O akşamı hatırlamak istemiyorum, beynim geriye atmıyor o görüntüleri. Üzüyor beni. Katlanamıyorum. Kadın eşini kaybetti. Ben bunu düşünmeye dayanamıyorum. Peki o nasıl uyuyor geceleri? Sabah nasıl oluyor ona? Güneşi var mı kadının? Gecesi yıldızlı mı? Nasıl dayanıyor sevdiğinin gidişine? Gözyaşlarını düşünmüyorum, içindeki acıyı söylemiyorum artık kendime. Onun kaybeden olduğunu hatırladıkça ben bağırmak istiyorum toprağın altına Kalk Be Aslanım!  :.(


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder