8 Ağustos 2011 Pazartesi

Duy da İnanma

Karşımda konuşurken kalbimin atışlarını kontrol edemiyordum. Ama yine de sakinleşmeye değil de daha fazla kan akışına neden oluyordum. Durduramamak kendini bu işte!...
O an ne olsa da kurtulsaydım oradan? Neler düşündüm neler... Gelmez ya aklına insanın, hatta bomboş olur, olanı da unutursun... İşte öyle bir andı dünkü...
Bir gün, biri demişti ki bana; "sizi bir tek zaman yenebilir, onun dışında size bir şey olmaz". Sözlerinde haklı olduğunu o zaman da biliyordum ya, neyse... Bizi yenmek üzere zaman, yenik düşmek üzereyiz zamana...
Aslında bunun seyircisi olmak da güzel. Heyecanla beklemek, savaşmak belki de. Tabii savaşmak istersen... Ya da diğer yolu seçip bilerek, ağır ağır yenilmek.
Düşünüyorum da, tanıdığım en güçlü varlığın karşısında duruyorum. Bu ne cesaret ? Meğer ben ne kadar güçlüymüşüm? Gerçekten bilmediğim bir şeydi bu. Zamana karşı duruyorum, buna cüret ettim. Bana bol şans!
Duyduklarımı düşünüyorum şimdi. Gelebilir miyim üstesinden? Karşımda hem zaman var hem sözleri! Yoksa o sözleri duymamış gibi mi yapayım? Duyup da inanmamak bir tercih olabilir mi? Önemsememek? "Nasıl olsa isteyerek söylemedi. İstediği hayat o değildi aslında" diyip süslesem mi? :) Böyle daha güzel olmadı mı? :)
Kadınların en güzel yaptığı şeylerden biri de bu değil mi? Görmek istemediğini görmez ya da farklı bir bakış açısı getirebilir.
"Ne oldu da böyle oldu, biz neden böyle olduk" demiyorum. Çünkü sebebini biliyorum. Zaman kendini gösterdi. Çünkü vakti gelmişti...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder