22 Kasım 2011 Salı

Gülümse

Günler oldu...
Uyanıyorum. Önce somurtkan bir yüz ifadem olduğunu fark ediyorum. Bir iki saniye içinde: "gülümse" komutu veriyorum beynime. Ve oluyor... Gülümsüyorum.
Sonra sağ elimi, yatağıma yakın olan cama uzatıp; dışarıya bakmak için aralıyorum perdeyi. Ve işte! Güneş!!!
"Bugün de her şey harika olacak" diyorum kendime. Öyle olması için, günü güzel başlatıyorum. Gülümsüyorum...
Olduğum yerden ayağa kalkmak için bir iki sıkıntılı hamleden sonra, önce dolabıma ve hemen aynaya yöneliyorum. Dolabımda, "ona ait" bir şey bulup, sıcaklığını yeniden hissetmek için üzerime giyiniyorum. Ve aynaya bakıyorum. Gülümsüyorum...
Banyoya doğru yürürken, "ne olur ev halkıyla karşılaşmayayım" diyorum. Çünkü bu sabah da onun yokluğuyla baş ederken yalnız olmaktı isteğim...
Onunla dolu odama geri dönüp, işe gelmek için hazırlanmaya başlıyorum. Odanın hiç de lazım olmayan her köşesinde yüzü. Resimlerini asmış, hediyelerini yerleştirmiş, hatta son dönemde resimlerin sayısını bile arttırmışım. Kendime hazırladığım bu sonu önceden planlamışım sanki. Özel bir işkence için...
Giyinip evden çıkıyorum. Sokağın köşesine kadar yürüyorum, gelecek arabayı beklemeye başlıyorum. Araba gelene kadar aynı komutu vermeye devam ediyorum beynime. Gülümse...
Aslında yapabildiğimin farkına varıyordum. Başarabiliyordum. Gülümseyebiliyordum...
Bugün de bitecek ve yarın olacak sonra yarın da tükenecek, aylar kovalayacak ayları... O yanımda olmayacak. Ama ben o zaman da gülümseyeceğim...
Bu sabahki gibi; yatağımdan doğrulup, güneşe gülümseyeceğim, ona ait ne varsa üstüme geçirip, onun sıcaklığıyla günü karşılamaya başlayacağım. Her şey güzel olacak cümlesi kalacak dudaklarımda o giderken.
Ve ben hep gülümseyeceğim...

DY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder