21 Şubat 2012 Salı

Gerçek Nedir?

Şöyle olduğum yerden en uç noktaya doğru baktım bugün. İlişkilere, ilişkilerime, ilişiklendirildiklerime...

Kendimdeki en büyük eksik nedir diye sorduğumda, içinden çıkabilmek için, uzaktan bakarım. Sessizce izler, bir çözüm ararım. Eksik, kendim gibi sanmak insanları. Eksik, sevmeye devam edip, inanmak.
İnsanlara inanmakmış eksik. Sevmekmiş. Kendini bilir insan, kalbini tanır.

Siz kalbinizi tanıyabildiniz mi?

Öyle çok cezalandırdım ki kendimi bugüne kadar. Of hem de nasıl, defalarca. Ağlarken, nefretle bağırdım kendime; "sen neden akıllanmıyorsunnnnn?" Çok söylendim. Çok öfkelendim.
"Değişirim" diyor ya insan. Yok yalan o, değişmiyor aslında insan!
Sadece zorluyor kendini. Ama sonuç hep aynı...

Bir insan değer verecekse, hak edene vermeli. Hak etmeyene ne değer vermeli ne de onu sevmeli.

Yazdıkça, kendime yaptığım tüm kötülük için bir kez daha öfkeleniyorum. Durdurmak istesem de olmuyor. Hepsini hatırlıyorum...
Niye? Neden? sorularını sormamayı öğrenmeliyim artık. İnsanları oldukları gibi kabul etmeli, beklenti içine girmemeliyim. Kendime dert mi arıyorum anlamadım ki?
Artık bencilliği kabul eden bir toplumda yaşadığımı, sevgi sözcüğünün tanınmadığını, dürüstlük ve samimiyetin olmadığını anlamalıyım. Ben uzaydan mı geldim acaba?
Yol yakın, biraz daha vaktim var. Toparlayabilirim sanki? Öyleyse kalan zamanımı; bu kadar hassas, bu kadar incinmeye açık olmadan da tamamlayabilirim...
Kendime bir kez daha kızmak istemiyorum. Bir hayal kırıklığı daha olmaz. Bundan sonrasını güzelleştirmeliyim.

Unuttuğum şeyi, yeniden hatırlamalıyım. Benim gücüm, temiz kalbim!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder